Antibiyotiklerin kullanılmaya başlanmasının, enfeksiyon hastalıkları ve halk sıhhati açısından ihtilal niteliğinde bir gelişme olduğunu belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu ancak vakitle ağır kullanılmasının tüm dünyanın konuştuğu çok önemli bir tablo olan antibiyotik direncini ortaya çıkardığını kaydetti.
Küresel halk sıhhati açısından bakıldığında, antimikrobiyal dirence bağlı olarak her yıl yaklaşık 700 bin kişinin hayatını kaybettiğine dikkati çeken Sönmezoğlu, şunları kaydetti:
“Direnç oranının bu süratle artmaya devam etmesi halinde, 2050’de antimikrobiyal dirence bağlı olarak her yıl 10 milyon kişinin hayatını kaybedeceği varsayım ediliyor. Türkiye, hem antibiyotik tüketiminin hem de antimikrobiyal direnç düzeyinin en yüksek olduğu ülkelerden biri. Bu nedenle global ekonomik kayıp varsayımları ülkemiz için güncellendiğinde, Türkiye’nin, yüksek antibiyotik direnci sebebiyle 2050’ye kadar ki süreçte, 220 milyar ile 1,4 trilyon dolar ortasında bir ekonomik kayıp yaşama riski taşıdığı düşünülmektedir.”
“TÜRKIYE ANTİBİYOTİK TÜKETİMİNDE BİRİNCİ SIRALARDA YER ALIYOR”
Sönmezoğlu, antibiyotiklerin yalnızca tıp alanında değil, tarım ve hayvancılıkta da ağır biçimde kullanılmasının dirençli bakterilerin artmasına ve yayılmasına neden olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Türkiye antibiyotik tüketim ölçüsü açısından birinci sıralarda yer almakla birlikte son yıllarda bu hususta alınan tedbirlerin sonuç vermeye başladığı görülüyor. 2013’te uygulamaya başlanan reçetesiz antibiyotik kullanımının yasaklanması kıymetli bir adım. 2011’de Dünya Sıhhat Örgütü gelecek jenerasyonlara tesirli antibiyotik kalmayacağı derdiyle global aksiyon planı kararı aldı ve bir dizi uygulama önerdi. Bunlardan biri de anbiyotiklerin reçetesiz kullanımın önlenmesiydi ki ülkemizde de bu kural uygulanmaya başlandı. 2011’de yüzde 21,14 olan antibiyotik kullanım oranı her geçen yıl düşerek 2018’de 15,81 düzeyine kadar geriledi.”
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı, antibiyotiklerin en çok üst teneffüs yolu enfeksiyonlarında kullanıldığını vurgulayarak, yapılan çalışmaların bu enfeksiyonların yarısında antibiyotiklerin gereksiz kullandığını gösterdiğini bildirdi.
