Dernekten yapılan açıklamaya nazaran, KLİMİK öncülüğünde, Tüm Kamu Eczacıları Derneği (TUKED) ve Avrupa Antimikrobiyal İdare Çalışma Kümesi (ESGAP/ESCMID) iş birliğinde Hastane Uygulamaları İçin Antimikrobiyal İdare Kursu düzenledi.
Doktor Başkan Ergönöl, kursta yaptığı konuşmada, antibiyotik direncinin en çok hastanelerde probleme neden olduğuna işaret ederek, “Yapılan gözlemsel çalışmalar hastanede yatan her üç hastadan birinin antibiyotik aldığını göstermektedir. Ağır bakım ünitelerinde ise hastaların yarısından birden fazla antibiyotik almaktadır. Bu antibiyotiklerin değerli bir kısmı (yüzde 16-62’si) ‘geniş spektrumlu’ antibiyotiktir yani birçok farklı bakteriye tesir etmektedir. Bu da direnç gelişiminin süratli ve kolay olmasına neden olmaktadır” sözlerini kullandı.
Avrupa Birliği (AB) bünyesindeki ülkeleri kapsayan Avrupa Hastalık Tedbire ve Denetim Merkezi (ECDC) datalarına nazaran yılda 8,9 milyon bireyde sıhhat hizmeti alakalı enfeksiyon görüldüğünü aktaran Ergönül, 33 bin kişinin dirençli bakterilere bağlı enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybettiğini, bu sayının influenza, tüberküloz ve HIV/AIDS’ten kaybedilen bireylerin toplam sayısından fazla olduğunu kaydetti.
“UYGUNSUZ KULLANIM YÜKSEK DİRENCE YOL AÇIYOR”
Hastanelerde antibiyotik kullanımı için tıbbi gerekliliğin kelam konusu olduğunu fakat kimi durumlarda gereksiz yere uzun mühlet kullanıldığını belirten Ergönül, şu değerlendirmede bulundu:
“Örneğin cerrahi profilaksi gayesiyle ameliyat öncesi tek doz olarak kullanılması gereken antibiyotik, ameliyat olan hastaların yarısında, daha uzun mühlet kullanılmaktadır. Bunun münasebeti olarak hastayı mikroplardan korumak öne sürülmektedir. Lakin bu uygunsuz ve yaygın kullanım yüksek direnç oranlarına yol açabilmektedir. O hastada dirençli bakterilerle daha önemli enfeksiyonların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.”
Prof. Dr. Lider Ergönül Antibiyotiklerin hastaya veriliş yolunun ehemmiyetine işaret eden Ergönül, ECDC bilgilerine nazaran hastanede yatan hastalarda antibiyotiklerin 10’da 7’sinin damardan uygulandığını, hastaların yalnızca yüzde 4’ünde damardan tedavinin ağızdan tedaviyle değiştirildiğinin gözlendiğini bildirdi.
Genel durumu uygun olan hastalarda antibiyotiğin ağızdan verilebilecek formunun da olduğunu anlatan Ergönül, antibiyotiklerin uygun doz, yol ve müddette kullanıldığında direnç gelişme riskinin azalacağını vurguladı.
HASTANELERDE UYGUN ANTİBİYOTİK KULLANIMI İÇİN AMY PROGRAMI
KLİMİK Üyesi, hastanelerde antibiyotik kullanımını uygun hale getirmeye yönelik Antimikrobiyal İdare (AMY) programları üzere birçok çalışma yürütüldüğünü belirtti.
AMY programlarının hastalardaki teşhis ve tedavi sürecini hızlandırmaya yönelik teklifler ve algoritmalar içerdiğine dikkati çeken Ergönül, şunları kaydetti:
“AMY programları aracılığıyla antibiyotik tedavisi gereken hastaların süratle belirlenip uygun antibiyotiği, uygun dozda ve uygun müddette alması sağlanırken antibiyotik tedavisi gerektirmeyen hastaların da belirlenmesi mümkün oluyor. Bu biçimde hem antibiyotik tedavisi alması gereken hastalar tedavilerini düzgün almakta hem de antibiyotik tedavisi gerektirmeyen hastalar gereksiz yere antibiyotik kullanmamaktadır. ECDC datalarına nazaran Avrupa’da hastanelerin yüzde 76’sında antibiyotik kullanım rehberi, yüzde 54’ünde AMY çalışmaları vardır. Türkiye’de birtakım hastanelerde AMY programları devreye sokulmuştur, birçok hastanede de çalışmalar devam etmektedir. AMY programını oluşturup yürütmenin birinci basamağı bir takım kurmaktır. Akabinde bilhassa hastane bilgi idare sistemlerinin da devreye sokulmasıyla işleyiş hem standart hem de süratli bir hale getirilebilmektedir.”
