Hava kirliliği denilince akla birinci olarak fabrikalar, araç trafiği üzere dış etkenler gelse de konut, ofis üzere tüm kapalı ortamların havasının kirlenebildiğini de bilmemiz gerekiyor. Dışarıdaki hava kadar iç ortam kalitesinin de sıhhatimiz açısından büyük değer taşıdığına dikkat çeken Türkiye Teneffüs Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Lideri Prof. Dr. İstek Mirici, “akıllı bina” ve “hasta bina” üzere son yıllarda hayatımıza giren kavramlara dikkat çekti.
ELEKROMANYETİK KİRLİLİK ARTIYOR
Doktor İstek Mirici, “Akıllı bina ismi altında yüksek elektromanyetik kirlilik oluşturan yapılar artıyor” ihtarında bulunurken, “Üstelik bu yapıları yalnızca kullananlar değil etrafındaki bireyler de olumsuz tesirlerinden ziyan görüyor” dedi.
Bu hususta daha akılcı planlamalar yapılması gerektiğini lisana getiren Mirici, insan sıhhati üzerine olan tesirlerini ise şöyle anlattı:
“Elektromanyetik kirliliği başta kronik hastalıklar olmak üzere obeziteden kansere gripten teneffüs hastalıklarına kadar pek çok hastalığa neden olduğu düşünülüyor. Bunun yanı sıra bilhassa havalandırma sistemleri sıhhat açısından büyük değer taşıyor. Yanlışlı iklimlendirme geçmeyen kuru öksürük, ağız ve boğaz yanması, göz kuruması, burun akıntısı, hapşırık, kaşıntı, nefes açlığı üzere birçok belirtilere neden olabiliyor. Önüne geçilmeyen bu semptomlar alerjik rinit, sinüzit, bronşit, zatürre, verem, kanser üzere pek çok hastalığa dönüşebiliyor. Bu çeşit şikayetler dikkate alınmalı ve içinde bulunulan ortam gözden geçirilmeli, iç ortam hava kalitesi kesinlikle güzelleştirilmeli.”
Tabip İstek Mirici BİNALAR HASTALIK NEDENİ OLABİLİYOR
“Hasta bina” kavramının ise ekseriyetle çok eski ve üretiminde kullanılan hususlar nedeniyle içinde yaşayanların daima bir iç ortam kirliliğine maruz kaldığı yapıları içerdiğini belirten Mirici, “Bu cins binalar başta astım ve üst teneffüs yolu enfeksiyonları olmak üzere pek çok kronik sistem hastalığının hem gelişmesinde hem ilerlemesine neden oluyor. Bu türlü durumlarda tedavinin hasta kadar binanın güzelleştirilmesini de kapsaması gerekir. Günümüz kent ömründe insanların vaktinin yüzde 90’nından fazlasını kapalı yerlerde geçirdiği dikkate alınırsa, hasta bina sendromunun tüm toplum sıhhatini tehdit eden bir sorun olduğu daha net bir biçimde anlaşılacaktır” diye konuştu.
