10 Ekim Dünya Ruh Sıhhati Günü’nde dünya genelindeki ruh sıhhati problemlerinin farkındalığını artırmanın ve ruhsal sıhhati destekleme uğraşlarını harekete geçirmenin amaçlandığını belirten Türkiye Psikiyatri Derneği, Dünya Sıhhat Örgütü’nün bu yılın 10 Ekim Dünya Ruh Sıhhati Günü’nün konusunu “İntiharı Önleme” olarak belirlediğini açıkladı.
İntihar sonucu hayatını kaybedenlerin yakınlarının yaşadığı ruhsal acı da düşünüldüğünde intiharın toplumun kıymetli bir kısmını etkileyen önemli bir halk sıhhati sorunu olduğunun altı çizilen açıklamada; “Bu nedenle ülkemizin ölçülebilir gayeleri olan, aktifliğinin değerlendirilebildiği, tüm toplumu kapsayan ve süreklilik gösteren ulusal intihar tedbire programlarına gereksinimi bulunmaktadır. Bu programlar halk sıhhati uygulamalarının bir modülü olarak yürütülmelidir” denildi.
İntihar davranışında genetik, ruhsal, toplumsal ve kültürel bir çok değişkenin tesirli olduğu vurgulanan dernek açıklamasında şu sözler yer aldı:
“İNTİHAR ÖNLEMEDE DAİMA BİRLİKTE ÇALIŞMALIDIR”
“Bu nedenle bu alanda yapılacak tedbire programlarının birden çok alanı kapsayan, çalışanların ve uzmanların dahil olduğu halde planlanması gereklidir. İntihar önlemede yöneticiler, ruh sıhhati çalışanları, eğitimciler, medya, aile ve arkadaşlar daima birlikte çalışmalıdır. Tek bir disiplin tarafından uygulanan tedbire programlarının bariz bir tesiri olmazken, birden fazla kurumun içinde yer aldığı programların sinerjik tesir ile çok daha aktif sonuçlar sağladığı çalışmalarla gösterilmiştir.”
Ruhsal hastalığa sahip olmak intihar için kıymetli bir risk yarattığını, ruhsal hastalıkların erken devirde saptanmasının ise intihar riski olanlarda tesirli tedavi için kıymetli olduğu söz edilen Türkiye Psikiyatri Derneği açıklamasında önyargı vurgusu yapılarak şöyle denildi:
“TOPLUMUN HER BİREYİNİN SORUMLULUĞU VAR”
“Ruhsal hastalıklar ve intihar ile ilgili önyargılar intihar kanıları olan bireylerin uygun ruh sıhhati hizmetlerine ulaşımını engellemektedir. Toplumun her bireyinin bu mevzuda bir sorumluluğu bulunmaktadır. İntihar ve ruhsal hastalıklar konusunda kendi önyargılarımızın farkında olmak, etrafımızdakileri ve kendimizi bu hususta eğitmek ve geliştirmek, intihar riskinin arttığı durumları öğrenmek ve yakınlarımızda bu riski gördüğümüzde uygun hizmetlere yönlendirmek hepimizin sorumluluğu olmalıdır. Toplumun her bireyinin intiharı önlemeye bir katkı sağlayabileceği ve her bireyin bu bahiste bir sorumluluğunun olduğu unutulmamalıdır. Bu farkındalık, intihar tedbire çalışmalarının aktif ve süreğen halde gerçekleşmesini sağlayacaktır.”
