İstanbul Organ Nakli Derneği İdare Heyeti Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, derneğin yola çıkış haritası, nakil süreçleri ve prosedürleri hakkında kıymetli açıklamalarda bulundu.
Toplantı nakil olan, nakil bekleyen ve yeni nakil olmuş hastaları bir ortaya getirirken; kendisi de böbrek nakli olan Gazeteci Didem Seymen Balcı da yaşadığı nakil operasyonu ve sonrasındaki tedavi sürecini anlattı. Toplantıda tecrübelerini paylaşan bir öteki isim de damadına böbreğini veren 70 yaşındaki kayınvalide Nursel Eriş oldu. Dünürünün diyaliz hastası olduğunu, damadının da diyalize girmesine hiçbir vakit gönlünün razı gelmediğini söyleyen Eriş, seve seve böbreğini verdiğini anlattı.
HEDEF, DİYALİZE GİREN HASTA SAYISINI SIFIRA İNDİRMEK
‘İstanbul Organ Nakli Derneği İstanbul’da kurduğumuz genç bir dernek’ diyen Tuncer, “Birçok hastaneden hastalarımız ve çeşitli sivil toplum örgütlerinden beşerler var. Hedefimiz hasta toplum ve doktor eğitimi. Hasta, toplum ve doktoru eğiterek bilhassa organ bağışını ve kadavradan organ nakillerini artırmayı amaçlıyoruz. Bunun yanı sıra canlı nakillerin yeniliklerini insanlara anlatmak amacımız. Günde 26 kaybettiğimiz diyaliz hastası sayısını sıfıra indirmeyi amaçlıyoruz. Bu ülkede diyaliz hastası kalmayana kadar organ naklini yaygınlaştırmak istiyoruz” sözlerini kullandı.
“YILDA 10 BİN HASTAYI DİYALİZDE KAYBEDİYORUZ”
Gazeteci- Muharrir Ayşe Arman’ın moderatörlüğünde yapılan toplantıda, #vesileol kampanyasına dikkat çeken Tuncer, “Türk insanı çok hassastır. Bizim 6 bin civarında organ nakli yaptığımız hastamız var. Bunun dışında da son derece hassas halkımız var. Örneğin 6 bin hastamızın yüzde 10’u yılda bir hastaya vesile olsa biz yılda 600 yeni hastaya nakil yapabileceğiz. Türkiye’de esasen 3 bin civarında nakil yapılıyor. Yani elimizde önemli bir hayır ve düzgünlük fırsatı var. 70 bin civarında diyaliz hastamız var fakat bunların 22 bini yalnızca bekleme listelerinde. Bizler bu hastalarımıza umut verememişiz. Yılda da 10 bin hastayı diyalizlerde kaybediyoruz. Bu müthiş bir sayı. Bu cins toplantıların hedeflerinde biri de bu 70 bin diyaliz hastasına adalet ve umut aşılayarak 70 binini de organ bekleme listelerine almak” dedi.
“HEM EŞİME HEM BÖBREĞİME YETERLİ BAKIYORUM”
Kayınvalidesi sayesinde tekrar hayata dönen damat Selim Altuğ Karabay yaşadığı hastalık sürecini şöyle anlattı:
“Ailemizde polikistik böbrek hastalığı olduğunu birinci 1986 yılında öğrendik. Dayıma birinci teşhis konuldu ve genetik geçişli bir hastalık olduğu belirtildi. Yaklaşık 20 yıldır her yıl check-up yaptırdım. Kuzenlerimde ve bende birebir hastalık çıktı. Hastalığın ne vakit nakile gideceği konusunda bilgim yoktu. Geçen sene bedellerim bozulmaya başladı. Tedaviden olumlu cevap alamayınca kayınvalidemden alınan böbrekle hayata döndüm. Anneme karşı bir sorumluluğum vardı eşime güzel bakıyordum. Artık ise hem eşime hem de böbreğime düzgün bakmaya çalışıyorum.”
“HİÇ DÜŞÜNMEDEN YALNIZCA MEMNUNLUK YAŞADIM”
Damadına hiç düşünmeden böbreğini veren Nursel Eriş ise, “Vericiler ortada yoktu. Kızım bana hastaneye giderken ‘nakle gidiyoruz’ diye telefon açtı. ‘Tamam ben böbreğimi veriyorum’ dedim. ‘Sen şimdiye kadar hiç doktora gitmedin nasıl karar verdin’ deseler de fikrim değişmedi. Gözümü kırpmadan içimde hiç kuşku olmadan böbreğimi verdim. Hiç düşünmeden, yalnızca memnunluk yaşadım. Herkese tavsiye ediyorum. Tek böbrekle de yaşanırmış. Allah bendeki ömrün kalanını ona versin” sözlerini kullandı.
Annesi ve eşi ortasındaki bu bağın çok değerli olduğunu anlatan İlknur Karabay ise “Annem çok heyecanlıydı. Lakin böbrek ahenk sağladı annem ve eşim şu an çok güzel eski hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz” dedi.
